Hemoroidler ve Hastalıkları
Bu başlığı özellikle kullandım. Çünkü birçok insan hemoroitlerin, bir hastalık ismi olduğunu düşünüyor. Oysa hemoroitler, her insanda olan damarsal yastıklardır ve bu gün için bildiğimiz, makatın tam kapanmasından sorumlu olduklarıdır. Hemoroit hastalığında ilk başlarındaki şikayetlerden biride, bu işlevin bozulmasına bağlı gelişen makat kaşıntılarıdır.
Hemoroitler kendi aralarında üç sınıfa ayrılırlar. İç hemoroitler, dış hemoroitler ve miks hemoroitlerdir.
Tuvalet esnasında içerden dışarı çıkan, kanama yapan, dışarıda sıkışıp, ağrıya yol açan genelde iç hemoroitlerin hastalıklarıdır. Dış hemoroitler makat dışında sürekli bulunan, bazen ağrılı şişliklere neden olan, şişliklerin geçmesinden sonrada makat etrafında şekil bozukluklarına neden olan yapılardır. Bunlar çoğu defa hastalar tarafından ve konuya hakim olmayan hekimler tarafından 4. derece iç hemoroitler olarak tanımlanmaktadırlar. Ayrıca makat dışında anal yırtıklara, ciltten kaynaklanan tümörlere kondilomlara ve anal kaşıntılara bağlı memelerde olabilmektedir. Bunların ayırımları düzgün şekilde yapılmalıdır, çünkü tedaviler her bir hastalıkta farklıdır.
Hemoroit hastalıklarında şikayetler nelerdir dersek; Burada ciddi manada bilgi kirliliği olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. makattan şikayeti olan herkes, kendisinde, eğitim durumuna bağlı olarak, basur yada hemoroit olduğu şeklinde teşhisler söyleyerek hekime gelmektedirler. Çoğu kez hekimlerimizde bu teşhislere katılmaktadırlar. Anal kanal dediğimiz, anal girişten itibaren 3-4 cm lik alanda çok çeşitli ve birbirlerinden farklı şikayetlere yol açan ve farklı tedavileri olan hastalıklar vardır.
O yüzden bu hastaları değerlendirirken sende basur var al şu merhemi, fitili kullan demek, kanımca çokta doğru değildir. Ayrıca bazı televizyon ve internet sitelerinde hemoroit ve basur ilacı diye pazarlanan ilaçların bu şekilde reklamının yapılması, tıbbi teşhis olmadan hastaların bunları kullanması sağlık bakanlığının konu üzerine durmasını gerektirmektedir.
Konumuza dönecek olursak, bir organımız olan hemoroitler; ıkınma, tuvalette zorlanma, ishal ve zor doğumlar, ıkınmaya yol açan ağır sporlara bağlı bozulabilmekte ve değişik şikayetlere yol açmaktadırlar. Hemoroitleri bozan en önemli etkenlerin başında kabızlığa bağlı zorlu ıkınmalar gelmektedir. Kabızlığı ayrı bir makalede ele alacağım için burada değinmeyeceğim. Hastalarda makatta değişik kaşıntılar, yanmalar, kanamalar gelişmektedir. Bu şikayetlerle yıllarca ilaç kullanmaktadırlar. Ve geçen zaman içinde hemoroitler değişik safhalara geçerek, seyrine devam etmektedir. Hastalar zaman zaman doktora gidip, muayene edilmeden değişik ilaçlar alarak hayatlarına devam etmektedirler. Bazen de gittikleri hastanelerde kolonoskopik tetkikler yapılıp önemli bir şey yok denerek evlerine gönderilmektedir. Burada yeri gelmişken söylemekte yarar var. Kolonoskopi, anal bölge hastalıklarında kullanılacak teşhis aracı değildir. Yapılması gereken, anorektoskopik muayenedir. Eğer kanamanın daha yukardan geldiği düşünülüyorsa neoplazi (tümörler), divertikülit, iltihabi barsak hastalıklarının ayırımı için, kolonoskopi dahil ileri tetkikler yapılmalıdır.
Yalnız hastaların büyükçe bir bölümünde anal kanalda gelişen diğer hastalıklarda hemoroit hastalıkları ile birlikte bulunmaktadırlar. Teşhis esnasında bunlarda tespit edilip, eş zamanlı olarak tedavi edilmelidirler.
Hemoroit hastalığı teşhisi koyduğumuz hastalarda ki şikayetler şöyle olabilmektedir.
Tuvalet ve sonunda yanma, tuvalet ağrısı, makat dışında sürekli, ağrılı ya da ağrısız memeler, ıkınma ile çıkan, kendiliğinden geçen ya da el ile itilen memeler, solukluk, halsizlik (gelişen kansızlıklara bağlı) gibi şikayetler yıllarca devam edebilmekte ve insanların yaşam kalitesini ciddi bir şekilde düşürebilmektedir. Birçok hasta hemoroid ameliyatlarından korktuğu için hastalıklarını çok ihmal edebilmektedirler. Biz klinik pratiğimizde 3-5 defa ameliyat edilmiş hastalarla karşılaşmaktayız. Bu hastalar hakikaten çok ciddi sıkıntılar çekmektedirler. Ameliyattan korkan bu hastalar, bize hastalarımızın referansı ile geldikleri için daha rahat tedavi kararı verebilmektedir ve tedavi sonunda yıllarca boşa beklediklerini itiraf etmektedirler. Bu makaleyi okuyanların hemoroid tedavisi hakkında birçok yeniliklerin olduğunu bilmelerini istiyorum. İnsanlar bu tedavileri güvenle yaptırabilirler. Ameliyat sonu hastalığın tekrarlanması makat fonksiyonlarının bozulması gibi problemleri biz hastalarımızda görmemekteyiz. Ayrıca mide tedavisi olan, reflü tedavisi olan, yıllarca gaz giderici ilaçları kullanan hastalarımız, bu şikayetlerinden de kurtulmaktadır. şu bilinmelidir ki makattaki çıkış bozukluğu düzeltilmeden mide barsak sistemindeki problemleri düzeltebilmek mümkün değildir. Sindirim sisteminin düzgün çalışması tüm sistemlerin ahengi açısından birinci derecede önemlidir. Basit bir örnek vermek istiyorum. Vücutta salgılanan, mutluluk hormonumuz olan serotonin in % 80 kadarı bağırsaktaki, probiyotik bakteriler tarafından salgılanmaktadır. Maalesef hekim ve vatandaş olarak yanlış bilgilerimizden dolayı, sular seller gibi kullandığımız antibiyotiklerle bu bakterilerin hakkından gelmekteyiz. Bu bahis çok geniş olup burada kesmek istiyorum.
Hemoroitleri Nasıl Tedavi Etmeliyiz?
Eğer hastalık sadece hemoroit hastalığı ise, hemoroitin evresine bağlı olmak üzere sadece, barsak fonksiyonlarını düzeltmek, düzenli tuvalet alışkanlıkları kazandırmak ile tedaviler mümkün olabilmektedir. Kullanılan fitil ve pomatların hemoroitlerin tedavisinde maalesef hiçbir yararı yoktur. Ayrıca uzun süre uygulanan pomat ve fitiller, kontakt dermatit ve steroid derisine neden olmaktadırlar.
Bu gün için hemoroit hastalıklarının büyükçe bir kısmı ameliyat dışı yöntemler ve küçük ameliyatlık işlemler adı altında toplanan bir takım işlemlerle tedavi edilmektedirler. Klasik hemoroitektomi ameliyatı, küçük bir hasta gurubunda hala uygulanmaktadır. Biz kendi kliniğimizde hemoroit hastalığının her çeşidini tedavi etmekteyiz.
Yaklaşık en zor hemoroitler 10- 15 dakika gibi bir zaman aralığında, lokal anestezi ile, bazı vakalarda Sprey anestezi ile kolayca yapılabilmektedir. Hastalarımızın büyük bir kısmı 1-2 gün içinde işine dönebilmektedir.
Biz klasik hemoroit ameliyatı yapmayı bıraktık, geliştirdiğimiz ilave yöntemlerle mükemmele yakın, makat bütünlüğünü koruyan, nerdeyse hastalığı hiç geçirmemiş gibi bir tabloya, operasyon sonunda ulaşmaktayız.
Bu makalenin toplumumuza yararlı olması dileğiyle.
Op. Dr. Taner Bayramoğlu
Genel Cerrahi Uzmanı